Haydar-ı Kerrar Ve Cesur Askerleri!

Denizli’nin Honaz İlçesi, Kaklık Mahallesi Ballık Boğazı olarak bilinen bölgede bulunan tarihi mezarlık. Türklerin 1071 Malazgirt Zaferinden önce Anadolu’da yaşadıkları düşüncesine götüren yer. Oğuz, Salur ve Kazayağı Tamgalarının mezar taşlarını süslediği ve Haydar-ı Kerrar ismine sahip savaşçı bir Türk’e ait 7 sütunlu yatır ile uzunluğu iki metreyi geçen mezarlıklar. Her adım atıldığında şaşkınlık ve hayranlık yaratan ancak terk edilmiş bir yer.

KAKLIK MAĞARASININ YANINDA YER ALIYOR…

İki milyon yıl önce başlayan bir oluşum sonrası mağaranın tavanı çöktüğünde keşfedilmiş ve 2002 yılında halka açılmış, şekil olarak obruk elişim özelliği gösteren mağaranın içinde büyük bir traverten kitlesi ile yeraltında oluşan cennet. Yılın her mevsimi 24 derece sabit sıcaklıkta olan berrak, renksiz ve kükürt kokulu bu termal su varlığının, antik çağlardan bu zamana bazı cilt rahatsızlıklarına da iyi geldiği bilinmektedir.

Travertenler mağaranın hemen yakının da bulunan Kokarhamam Pınarı (Haydarbaba Pınarı) sularının mağaraya şelaleler yaparak akması sonucu oluşmuştur. İşte nam-ı değer Haydar Baba, Haydar-ı Kerrar, Kaklık Mağarasının hemen yanında yer alır. Kaklık Mağarasını ziyarete gelenler ne yazık ki, gözlerinin önündeki ikinci muhteşem güzelliği fark etmeden geri döner.

7 SÜTUN VE 2 METRELİK MEZARLAR

Haydar-ı Kerrar, döne döne savaşan anlamına gelir. Hz. Ali’nin diğer isimlerinden biri olan “Haydar” lakabı, Allah’ın Aslanı olarak da nitelenmektedir. Burada yatırı olan Haydar Baba da korkusuz bir savaşçı olduğu için bu ünvanı aldığı değerlendirilmektedir. Haydar Baba’nın yatırına bakıldığında 7 adet sütun görülür. Bu Türkmen inancına göre, 3’ler 5’ler 7’ler diye nitelenen önemli bir özelliktir. Burada bulunan 7 sütun, Ateş, Toprak, Su, Rüzgar, Hava, Can ve Çoban olarak adlandırılır. Bunun yanı sıra yatır içerisinde bir ağaç ve o ağaca bez bağlanmış vaziyette görülmesi Orta Asya’da Atalar Kültü ve Şamanizm de görülen kutsal yerlere bez bağlama ve kurban adak adama ritüelinin devam ettiğini göstermektedir.

Yatır’ın etrafına bakıldığında genel de uzunluğu iki metreyi bulan ve kimi zaman aşan mezarlıklar bulunur. Bu mezarlıklarda bulunan mezar taşlarında Oğuz, Kazayağı ve Salur Tamgaları görülür. Salur, kılıç sallayan anlamında kullanılır ve Oğuzların 24 boylarından biridir. Anadolu’da genelde Tahtacı Türkmenlerin mezar taşlarında Salur Tamgaları görülmektedir. Mezarların iki metreyi aşan uzunluklarının nedeni ise yine o dönem de saygın insan ve savaşçıların mezarlarının bu şekilde yapılarak ona saygı duyulduğunu gösterilmesi olarak belirtilmektedir. Bir diğer inanış ise Şehit edilen askerin kanının son ulaştığı yere kadar mezarının büyütülmesi olarak bilinir. Mezarlıkların bu şekilde oluşu da bilimsel olarak bu şekilde açıklanmaktadır.

EFSANE HALİNE GELEN RİVAYET…

Haydar Baba yatırı ve mezarlığı hakkında efsane haline gelmiş bir rivayet vardır. Eskiden o bölgede yaşayanlar, Hıdırellez zamanı Haydar Baba Yatırına gelir burada yemek pişirir ve paylaşırlar. Daha sonra başta yağmur duası olmak üzere dualar edildikten sonra da evlere geri dönülür. Türkmen inancına göre, Perşembeyi Cuma’ya bağlayan gece Haydar Baba, Kaklık Mağarası içerisinden çıkar, mezarlığı dolaşır ve orada yatan askerlerine dua okur, gün ağarmaya başladığında yeniden Kaklık Mağarasının içerisine girer ve gözden kaybolur. Günümüzde halen bu rivayet anlatılır. Ancak, ne yazık ki, Kaklık Mağarasının hemen yanındaki bu tarihi mezarlık şu an yeterli ilgiyi görmediği için mezar taşlarında bulunan bir çok tamga izleri define avcıları tarafından talan edilmiş olarak karşımıza çıkmakta.

Gerekli bakım ve restorasyon çalışması sonrası bu alanın Kaklık Mağarası kadar ilgi görerek ziyaretçi akınına uğrayacağı düşünülmekte. Çalışma sonrası ayrıca yine eski dönemlerde olduğu gibi bir çok Türkmen’in Hıdırellez Zamanı bu alana gelip çadırlar kurarak yine eski zamanları yad edecekleri görüşü bulunmaktadır. Bunun yanı sıra yine Haydar Baba Yatırı ve Mezarlıklar içerisinde farklı medeniyetlere ait yazıt, kitabe ve sütunlar ile kalıntılar görmek de mümkün.

Bu kalıntıların Bizans ve Roma döneminden kalma oldukları tahmin edilmektedir. 6 Büyük kentten biri olan Colossea Antik Kenti’nin de bölgeye yakın olması, Honaz ve Kaklık’a gelen ziyaretçilerin tarihsel bir yolculuk yapacağını net bir şekilde göstermektedir. Ancak, maalesef Haydar Baba Yatırı ve Mezarlığı gibi Colossea Antik Kentinde de yeniden çalışma yapılması zorunluluğu bakımsız ve atıl durumdan bir an önce kurtulması gerekmekte.